Çocuk ölüm döşeğindeydi. Baba askerde. Annenin yüreği yanık… Kimin kapısına gitti ise bir at arabası bulamadı. Eve geldi. İhramını giydi. (Yünden örülen yöresel giysi). Çocuğu kucaklayıp yola çıktı. “Nereye gidiyorsun Fırat’ın kolu var. Karasu. Bu nehri geçemezsin” dediler. Anne yürüdü Karasu’nun önüne geldi. Bir suya baktı bir çocuğa. İleride bir atlı anneyi gördü. Nehri geçeceğini anladı ve işaret etti şuradan geçebilirsin. Anne hemen suya girdi. Çocuğu yukarı kaldırdı. Boyunu geçtiği yerde suları yutuyor çocuğu yukarıda tutuyordu. Nihayet yarıdan sonra ayakları yükseldi ve nehri geçti. Can havli ile şehir yoluna koştu. Bekledi. Bir traktör gördü ve durdu. Binebilirsin ben de şehre gidiyorum, dedi. Çocuğu hasta haneye yetiştirdi. Doktor muayeneye aldı ve dışarı çıktı. Bıraksaydı…
Devamı: http://https://www.yenimesaj.com.tr/isiklari-acin-H1389093.htm