Babam 54 yaşında iken geçirdiği ani bir kalp krizi sonucu vefat ettiğinde babaannem henüz sağ idi ve 75 yaşındaydı. Babamı toprağa verdiğimizin ertesi günü taziyeye gelenlere ‘Gencecik gitti evladım!’ diye ağlayıp dert yanıyordu. Aynı gün o zaman 5 yaşında olan kızım markete gidelim diye tutturmuştu. Ne dediysem ikna edemedim. ‘Ne alacaksın marketten?’ diye sorduğumda ‘Krem’ dedi. Oysa ben çikolata ya da şeker demesini bekliyordum. ‘Ne kremi?’ dedim ister istemez. ‘Hani reklamlarda çıkıyor ya! Yüzüne sürüyorsun ve yaşlanmıyorsun. Sana krem alıcam. Yüzüne sür de yaşlanma. Bak dedem yaşlandı, öldü. Sen yaşlanma, ölme!’ dediğinde ne diyeceğimi bilememiştim. Diyemedim ki ölümden kaçılmaz, diyemedim ki ölümün yaşı olmaz, diyemedim ki ölüm bir son değil, aslında bir başlangıç, diyemedim …
Devamı: http://http://www.yenimesaj.com.tr/kerbelanin-dusundurdukleri-H1326331.htm